Basamak, pentatonik yapısı sayesinde, herkesin kolayca, güzel müzik icra etmesine imkan sağlar.
Pentatonik müzik beş sesli müzik demektir. Bu sistemdeki her nota birbiriyle uyumludur. Yani ne çalarsanız çalın, çıkan ses kulağa ahenkli gelir.
Beş sesli müziğin tabiatın kendisinde ve insanın doğasında var olduğu düşünülmektedir. Batı’dan Uzakdoğu’ya, Greenland’den Peru’ya, dünyanın çok farklı yerlerindeki halk şarkılarının pek çoğunda pentatonik dizilerin kullanması bu düşünceyi desteklemektedir.
London Nordoff Robins Müzik enstitüsünde yapılan çalışmalarda pentatonik müziğin kendine güven ve kararlılık duygularını güçlendirdiği belirlenmiştir.
Pentatonik müzik dinleyen ya da icra eden kişilerin beyinde alfa, teta ritmlerinin arttığı gözlenmiştir. Bu ritimlerin artması transa geçişi kolaylaştırmaktadır.
Trans normal şartlarda kullanılmayan bazı nöronların kullanılır hale gelmesi ve insanın algı kapasitesinin artması ile alakalıdır. Normalde beyninin dokuzda birini kullanan bir insan transa girdiğinde, gündelik hayatında ulaşamadığı bilgilere ulaşabilmektedir.
Trans haline giren bir kişinin beyninde birtakım değişiklikler meydana gelir. Arka oksipital adı verilen beyin sapı bölgesinde yoğunlaşma olur. Bu bölge beynin en arkaik bölümüdür. İlk insandan bugüne taşınan en eski bilgiler burada bulunur. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde, psikiyatrik antropolog olarak görev yapmış olan Prof. Dr. Adnan Ziyalar bu bölgeye müzikten başka hiçbir şeyin etki etmediğini ifade etmiştir.
Pentatonik dizide sesler birbirleriyle uyumlu olduğu için yanlış ses çıkartmak mümkün değildir. Bu da çocukların zorlanmadan doğaçlama yapabilmesini sağlar. Bu yüzden pentatonik dizi, özellikle geç bebeklik ve erken çocukluk dönemi için idealdir ve böyle olduğu için de çocukların müzik eğitiminde kullanılmaktadır. Nitekim dünyanın pek çok yerindeki çocuk şarkıları pentatonik dizilerden oluşmuştur.
Günümüzde çocuk eğitimine gelişimci bir bakış açısıyla yaklaşan Orff ve Waldorf sistemleri de pentatonik müziği kullanmaktadır.
Waldorf sisteminin kurucusu Rudolf Steiner çocukların dokuz yaşına kadar sadece pentatonik müzik dinlemelerini önermektedir.
Orff felsefesi, çocukların müziği kendi anlayış seviyelerine göre deneyimlemelerini önemsiyor. Kendi oyun ortamlarında ve doğaçlamalarla müzikal olasılıkları keşfetmelerini sağlıyor.
Carl Orff, “Önce deneyim, sonra entellektüelleştirme” diyor. Yani müzikte önce, oyun oynar gibi, çalmayı öğrenmenin önemli olduğunu, nota eğitimi ve teknik bilgiye daha sonra geçilmesi gerektiğini savunuyor.
Bu sebeple, Waldorf ve Orff okullarında özel olarak yapılan pentatonik arplar, flütler ve xylofonlar (basamak) kullanılıyor.
Müzik terapinin üstadı psikolog Dr. Rahmi Oruç Güvenç’in bir fikri olan bu çalgı, yaklaşık iki yıllık bir araştırma geliştirmenin ürünüdür.
Güvenç, dünyada “xylofon” olarak bilinen bu saza, Türkçe “basamak” ismini vermiştir.
Basamak’ın tasarımına “Daha ne ilave edebiliriz?” demekten çok “Ne eksiltebiliriz?” sorusuyla yaklaştık. Sonuç olarak son derecek sade ve naif bir çalgı elde ettik.
Küçük gövdesine rağmen bu boydaki xylofon örneklerine nazaran daha güzel ve parlak bir sese ulaştık.
Kullanılan tüm parçaları en doğal halleriyle bir araya getirdik. Ağaçların üzerine vernik dahi sürmedik. Çubuklar bambudan, uçlarındaki kumaşlar %100 pamuktan, çalgının gövdesi Toroslardan gelen ‘Sedir’ ağaçlarından, ses veren parçalar bir Afrika ağacı olan ‘Paduk’tan yapılmıştır. Kızıl renk ağacın kendi rengidir.